DEFAULT
The Prognostic Significance of DNA Ploidy in Laryngeal Cancers
Skuamöz Hücreli Larenks Karsinomlarında DNA Öploidi Durumunun Prognozla İlişkisi
Dr. Hülya Kahve NOSHARİ*, Dr. Özgür YİĞİT**, Dr. Tayfun APUHAN*, Dr. Tanju GÖKÇEER***
*Haseki Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul
**Sisli Etfal Hastanesi 2. Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul
***Haydarpasa Numune Hastanesi 2. Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul
KBB ve BBC Dergisi, 12 (3): 115-121, 2004
Copyright © 2020 by Turkey Association of Society of Ear Nose Throat and Head Neck Surgery. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ABSTRACT
The purpose of this study was to assess the relationship between DNA ploidy with tumour stage, histopathologic grade, cervical metastasis and response at treatment in squamous cell laryngeal carcinoma. Surgical sections of twenty-five patients who were clinical and histopathological diagnosed laryngeal epidemoid carcinoma were studied. The age distibution of this cases ranged from thirty-three to sixty-nine years. TNM stage, flow cytometry, survıving and DNA ploidy were analysed in all the patients. DNA ploidism was comparade with cervical nodal metastasis, histopathologic grade, response at treatment and we try to consider it a prognostic factor of this carcinomal region. Three of this patients were diagnosed diploidy, fourteen were diploidy, seven were hiperploidy and 1 of them tetraploidy. Clinical stage and ploidy were compared and there were statistically significant differences. Most of anoploid cases were in bad progrostic transglottic group, the group where found diploid cases had better prognosis. In conclusion DNA ploidism is important significance estimating prognosis for laryngeal squamous cell carcinomas.
Keywords: Larynx cancer, prognostic factors, flow cytometry
ÖZET
Bu çalısmada skuamoz hücreli larenks karsinomlarında DNA içeriğinin; tümör evresi, patolojik grade, servikal metastaz ve tedaviye cevapla olan iliskisi arastırılmıstır. Yasları 39-69 arasında değisen klinik ve histopatolojik olarak larenks epidermoid karsinomu tanısı konarak uygun cerrahi uygulanmıs 25 olgudan olusmaktadır. Çalısmaya katılan hastalar ; TNM sınıflaması, hastanın tümör örneğine ait sitometrik inceleme sonuçları, sağ kalım ve DNA içeriğine göre dökümante edildi. DNA öploidisi, servikal nodal metastaz durumu, patolojik ‘’grade’’ ve tedaviye cevap ile temsil edilmekte olan hastalığın seyri ile kıyaslanarak bu bölge kanserlerindeki prognostik geçerliliği ortaya konmaya çalısıldı. 25 olgunun 3’ünde yakın diploidi, 14’ünde diploidi, 7’sinde hiperdiploidi, 1’inde yakın tetraploidi tespit edildi. Klinik evre ile öploidi arasında istatiksel olarak anlamlı ilski saptandı. Anöploid olguların çoğunluğu, prognozun kötü olduğu bilinen transglottik gruptayken; diploid tümörlerin, anöploidlere kıyasla daha düsük evreli ve glottik tümörler olduğu görüldü. Böylece DNA içeriğinin tayini, larenksin skuamoz hücreli karşı nomlarında önemli bir prognostik belirleyici olarak kabul edilebilir.
Anahtar Kelimeler: Larenks kanserleri, prognostik faktörler, akım sitometrisi