Objective: To determine the value of ultrasonography (US) in conjunction with fine-needle aspiration biopsy (FNAB) for predicting malignancy in thyroid nodules. Material andMethods:We reviewed 219 patients who underwent surgery for nodular goiter.All patients had undergone preoperative FNAB, whose results were reported using the Bethesda criteria. We compared clinical and US findings between patients with benign and malignant tumors. We determined the diagnostic accuracy of FNAB for detecting malignancy in thyroid nodules. In addition, we determined the usefulness of US findings for detecting thyroid cancer in patients with inconclusive FNAB results. Results: According to the final histopathological evaluation, 167 (76.3%) patients had benign tumors, 52 (23.7%) patients had malign tumors. FNAB had 83.4% accuracy, 84.9% sensitivity, 82.8% specificity, 66.1% positive predictive value and 93.2% negative predictive value.Age, nodule size, number of nodules, nodule composition (solid/cystic), hyperechogenicity and macrocalcification/no calcification did not differ between benign and malignant tumors. However, microcalcification, hypoechogenicity, irregular margins and increased intranodular flow were significantly more common in malignant tumors. Hypoechogenicity, microcalcification and increased intranodular flow increased the malignancy risk by 13.63, 6.391 and 6.659 times, respectively. Conclusion: FNAB is the most effective way of detection of the malignancy in thyroid nodules. Hypoechogenicity, irregular margins, microcalcifications and increased intranodular flow on US were related with increased malignancy risk, and may help predict the necessity of absolute surgical decision in patients with inconclusive FNAB results.

Amaç: Tiroid nodüllerinde ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) ile birlikte ultrasonografinin (USG) maligniteyi öngörmedeki önemini belirlemektir. Gereç ve Yöntemler: Nodüler guatr nedeniyle cerrahi geçiren 219 hastayı değerlendirmeye aldık. Tüm hastalara operasyon öncesinde İİAB yapıldı ve bu hastaların sonuçları Bethesda kriteleri kullanılarak rapor edildi. Benign ve malign tümörlü hastalar arasında klinik ve USG bulgularını karşılaştırdık. Tiroid nodüllerindeki maligniteyi saptamada İİAB’nin tanı değerini belirledik. Buna ek olarak, İİAB’nin sonuçsuz kaldığı hastalarda tiroid kanserini saptamak için USG bulgularının yararlılığını belirledik. Bulgular: Nihayi patoloji sonuçlarına göre 167 (%76.3) hastanın benign, 52 (%23.7) hastanın malign tümörü vardı. İİAB’nin%83.4 kesinliği,%84.9 duyarlılığı,%82.8 özgüllüğü, %66.1 pozitif prediktif değeri ve% 93.2 negatif prediktif değeri vardı. Yaş, nodül boyutu, nodül sayısı, nodülün kompozisyonu (solit/kistik), hiperekojenite ve makrokalsifikasyon/kalsifikasyon olmaması, benign ve malign tümörlerde farksızdı. Fakat, mikrokalsifikasyon, hipoekojenite, düzensiz marjin ve artmış intranodüler akım, anlamlı bir biçimde malign tümörlerde daha yaygındı. Hipoekojenite, mikrokalsifikasyon ve artmış intranodüler akım malignite riskini sırasıyla 13.63, 6.391 and 6.659 kez arttırıyordu. Sonuç: İİAB Tiroid nodüllerindeki maligniteyi tespit etmenin en etkili yoludur. USG’de hipoekojenite, düzensiz marjin, mikrokalsifikasyon ve artmış intranodüler akım artmış malignite riskiyle ilşkilidir ve bu bulgular, İİAB’nin sonuçsuz kaldığı hastalarda mutlak cerrahi kararını öngörmede bize yardımcı olabilir.